2008-12-20

Göz Hastalıkları

Göz Bozuklukları
Göz kameraya benzeyen optik bir sistemdir. Dışarıdan gelen ışık ve görüntüler kornea (gözün en dış saydam tabakası) ve lens tabakasında kırılarak retina üzerindeki görme noktasına ulaşırlar.
Normal bir gözde dışarıdan gelen ışınlar kornea ve lenste kırılarak görme merkezine düşerek net görüntü oluştururlar. bazı durumlarda ise kornea, lens ve gözün yapısına bağlı olarak, görüntüler retina üzerinde net olarak oluşmayabilir.
Miyopi :
Dışarıdan gelen ışınların görme noktasına ulaşmadan odaklaşması sonucu gelişir. Gözün ön-arka ekseninin uzun olmasına bağlı olarak veya kornea ve lensin kırıcılığının değiştiği durumlarda ortaya çıkar. Miyop gözlerde uyum gücü çok az olduğu için kişi uzağı görebilmek için gözlük kullanmak durumundadır.
Astigmatizma :
Korneanın kırma gücünün biribirine dik iki eksende farklı oması sonucunda görüntünün farklı düzlemlerde kırılmasıyla meydana gelir. Kornea ve lensin yapısına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Astigmatizma, her mesafede yansıma ve bulanık görmeye neden olur.Astigmatik görme, sirklerdeki yamuk aynalarda oluşan görüntüye benzetilebilir.
Hipermetropi :
Dışarıdan gelen ışınların görme noktasının arkasında odaklanması sonucunda gelişir. Gözün ön-arka ekseninin kısa olmasına bağlı olarak veya kornea ve lensin kırıcılığının değiştiği durumlarda ortaya çıkar. Hipermetrop gözlerde uyum gücü yüksektir. Düşük dereceli hipermetrop kişiler uyum yaparak normal görebilirler, fakat göz çabuk yorulur. Yüksek hipermetropide ise hem uzak, hem de yakın görme bozuktur.
PRESBİYOPİ :
Yaşın ilerlemesine bağlı olarak lens tabakasının esnekliğini yitirmesi ve bunun sonucunda yakın görmenin bozulmasıdır. 35-40 yaşlarında başlar ve 60 yaşına dek sürekli ilerler.
KERATOKONÜS :
Kornea yüzeyinde bir bölümün incelerek öne doğru çıkmasıdır. Bu kişiler gözlükle net göremezler. Hastalığın derecesine göre özel olarak üretilen kontakt lensler kullanabilirler. Çok ileri derecelerde ise keratoplasti adı verilen kornea nakli ameliyatı gerekebilir.

Miyopi, hipermetropi, astigmatizma ve presbiyopi gözün genel kırma kusurlarıdır. Bu kırma kusurları gözde tek tek meydana gelebileceği gibi, birden fazla kırma kusuru birarada görülebilir. Kırma kusuru bir gözde veya her ikisinde birden olabilir. Bunların dışında korneanın bozukluklarına bağlı özel kırma kusurları meydana gelebilir. Bir gözde, kırma kusuru ile birlikte korneada, görme tabakasında veya görme sinirinde bozukluklar olabilir.Bu nedenle, kırma kusuru olan kişiler her yıl düzenli göz ve göz dibi muayenesinden geçmelidirler.
Çocuklarda gözde herhangi bir kayma ve görme bozukluğu şüphesi varsa en kısa sürede göz kontrolü yapılmalıdır. Herhangi bir problem olmasa da 4 yaş civarındaki çocukların göz muayenelerinin yapılması gereklidir.

Kırma kusurları olan kişilerin net görebilmeleri için çeşitli alternatifler vardır.
Gözlük kullanabilirler, Kontakt lens kullanabilirler, Excimer laser tedavisiyle kırma kusurlarının tümünden veya bir kısmından tamamıyla kurtulabilirler.


Renk körlüğü

Renk körlüğü belirli renkleri, kısmen veya tamâmen görememe, ayırt edememe, seçememe hastalıklarına verilen genel ad. Görme sinirlerinin yıpranmış olması veya gözün ağ tabakasının hastalanması sonucu meydana gelir. Doğuştan olması sık olduğu gibi, sonradan olma vak’alar da vardır. Renk körlüğü sık rastlanan bir durumdur. Erkeklerde daha fazladır. Bu oran erkeklerde % 0,8, kadınlarda % 0,4’tür. İnsanın kendi vücuduna ait bilgileri ve çevresine ait haberleri algılayabilmesi, duyu organları vasıtasıyla olmaktadır.

Duyu organlarına ulaşan çeşitli tiplerdeki enerji şekilleri, öncelikle duyu organlarında yer alan reseptör (alıcı) hücreleri tarafından aksiyon potansiyelleri ismi verilen özel elektrik sinyallerine çevrilir. Reseptörlerde başlayan bu aksiyon potansiyelleri sinirler yoluyla beyinde ilgili bölüme iletilirler. Beyne iletilen aksiyon potansiyeli sinyalleri de uyarıcı enerji şekline göre çeşitli duyular olarak algılanır.

Duyu reseptörleri tarafından aksiyon potansiyellerine dönüştürülen enerji şekilleri arasında mekanik (basınç, temas), ısı, elektromekanik (ışık), enerjileri ve kimyasal enerjiler (koku, tat, kanın O: ve CO2'si) sayılabilir. Bir reseptörün duyarlı olduğu enerji şekline onun uygun uyaranı denir. Örneğin gözdeki ışık enerjisine duyarlı görme reseptörleri için uygun uyaran, ışık enerjisidir. Görme organımız olan göze giren uygun dalga boylarındaki ışık enerjisi, öncelikle gözün mercek sistemi tarafından görme reseptörlerinin yoğun olarak bulunduğu gözün retina kısınma odaklaştırılır. Burada reseptör hücreleri tarafından oluşturulan aksiyon potansiyelleri de göz sinirleri yoluyla beyindeki görme merkezine iletilir.

Sonuçta da görme merkezi tarafından yorumlanarak algılanır ve böylece görme olayı tamamlanmış olur. Görme reseptörleri, ışık enerjisinin belli dalga boylama duyarlıdırlar. Başka bir deyişle ışığın belli bir dalga boyu, o dalga boyuna duyarlı görme reseptörünü uyarır ve algılanır. Işığın belli dalga boylarının belirli reseptörleri uyarması, o reseptörün ihtiva ettiği görme pigmentinin ışık absorbsiyon karakteristiği ile ilgilidir. Görme reseptörleri başlıca iki ayrı grupta incelenirler. Bunlardan çubuk şeklinde olup gece görmekten ve karanlığa', aydınlığa adaptasyondan sorumlu olanlar "basil", koni şeklinde olup görme keskinliği ve renk görmeden sorumlu olan reseptörler ise, "koni" reseptörleri diye isimlendirilirler. Renk görme ile ilgili olan koni reseptör hücrelerinin algıladıkları ışık dalga boyları ölçülmüştür. Sonuçta bu konilerin her birinin görme spektrumunda yer alan renklerden yalnızca bir tanesinin görülmesiyle ilgili oldukları bulunmuştur. Bu üç koni tarafından algılanan renklere üç temel renk denilmektedir.

Bu temel renkler KIRMIZI, MAVİ ve YEŞİL'dir. Bu üç koni hücresinin ışık dalga boyu absorbsiyon eğrileri önemli ölçüde birbirlerini örterler. Bundan dolayı da görülebilir ışık dalga boyları birden fazla koniyi uyarırlar. Aynı dalga boyu tarafından uyarılan 2 ayrı cins koni hücresinin değişik ölçülerde gönderdiği aksiyon potansiyellerinin beyin tarafından değerlendirilmesi sonucu, çeşitli renklerin ayırt edilmesi mümkün olmaktadır. Başka bir deyişle görme spektrumunda yer alan ve normal insan tarafından ayırt edilebilen 180 ayrı rengin tamamı renk görme ile ilgili 3 ayrı renk konisinin değişik oranlarda uyarılması ile gerçekleşmektedir. Buna bağlı olarak örneğin, sarı renge ait 5800 A boyundaki dalga boyu, kırmızıya (6500-7500 A) ve yeşile (5000 A) duyarlı reseptörleri birlikte uyararak, sarı renk duyusunun oluşmasını sağlayabileceği gibi kırmızı ve yeşil temel renklerinin karışımı da aynı renk duyusunu oluşturabilmektedir. Beyaz ve siyah rengin algılanması: Beyaza uyan dalga boyunda ışık yoktur. Beyaz ışık duyuşu yeşil, kırmızı ve mavi renk konilerinin birlikte uyarılması île oluşmaktadır. Siyah renk duyuşu ise, ışığın yokluğunda oluşan bir algıdır. Fakat pozitif bir algıdır.
Çünkü kör¬ler siyah rengi de görememektedirler. Normal bir insanın renk görmesi, üç ayrı cins koni hücresinin uyum içinde çalışmasıyla olmaktadır. Bu tür normal görüş "trikromat" renk görme olarak vasıflandırılmaktadır. Eğer bir kimse renk görmede yalnızca iki koni hücresine sahipse ve bu iki koni hücresiyle algılanabilen renkleri ve onların karışımlarını görüyorsa, bu şekilde renk görmeye "dikromatik" renk görme veya dikromatik renk körlüğü denilmektedir. Bu durumdaki kişilerde renk görme ile ilgili olan bir koni şeklinin yokluğu düşünülmektedir. Bir koni çeşidinin bulunmadığı dikromatik renk körlüğü, yok olan pigmentle ilgili olarak, - kırmızı renge duyarlı koni hücreleri yoksa, "PROTONOPIA" kırmızı renk körlüğü, - mavi renge duyarlı koni hücreleri yoksa, "TRITANOPIA" mavi renk körlüğü, - yeşil renge duyarlı koni hücreleri yoksa, "DEUTERANOPIA" yeşil renk körlüğü denilmektedir. Örneğin, kırmızı rengi ayırt eden koni hücresinin olmadığı protonopia durumunda sadece koyu kırmızı renk algılanamaz. Kişinin gördüğü renkler koni hücreleri ile ilgili olarak yeşil, mavi ve bu iki rengin karışımıyla görülen renklerdir. Yeşil ayrımı yapan ye-şile duyarlı konilerin bulunmadığı deuteronopiada ise, yalnızca kırmızı ve mavi renkler ile bunların karışımı görülür.

Yeşil renk ayırt edilemez. Yalnızca tek renk konisinin bulunup, iki renk koni-sinin olmadığı renk görme ise, "monokromatik" renk görme veya monokromatik renk körlüğü olarak isimlendirilmektedir. Örneğin; yalnızca mavi rengi algılayan mavi renk konilerinin bulunup kırmızı ve yeşil renk konilerinin bulunmadığı durumda kişi, kırmızı ve yeşil renkleri ayırt edemez. Görme spektrumu ile ilgili olarak yalnızca mavi ve sarı renkleri algılayabilir. Kırmızı ve yeşil renkleri göremediğinden dolayı bu tıp renk körlüğüne kırmızı - yeşil renk körlüğü de denilmektedir. Anopia: Renk görme ile ilgili her üç koninin de bulunmadığı durumdur. Bu durumda tam renk körü olan kişi yalnızca siyah beyaz olarak görür. Bazı insanlar ise, 'trikromat' olmakla birlikte renk ayırımları zayıftır. Bu durum, 'renk görme bozukluğu' (anomalısı) olarak isimlendirilir. Bu şekildeki renk körlüğüne tam renk körlüğünden daha seyrek rastlanılır.

RENK KÖRLÜĞÜ KALITIMI Renk görme bozuklukları seks kromozomları ile resesif olarak nesilden nesile geçmektedir, ilgili genin kalıtımla geçişini X kromozomu sağlar. Erkeklerde XY kromozomu, kadınlarda ise, XX kromozomu olduğun-dan ve genin özelliğinin resesif olmasından dolayı, erkeklerde mevcut bir X kromozomunda kadınlarda ise, her iki X kromozumunda bulunmasıyla ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle erkeklerde kadınlardan daha sık olarak görülmektedir. Erkeklerin % 8'inde, kadınların % 0,4'ünde renk görme ile ilgili bir bozukluk vardır. Yeşil renk görme bozukluğu (anomalısı) en sık görülen durumdur. Bundan sonra görülme sıklığı itibarıyla yeşil renk körlüğü, kırmızı renk körlüğü ve kırmızı renk görme bozukluğu gelmektedir. Renk körlüğü olan erkeklerin kız çocukları renk körü olmamakla birlikte renk körlüğünün taşıyıcısı durumundadırlar. Taşıyıcı kadınların erkek çocuklarının yansı da renk körü olarak doğmaktadır.

RENK KÖRLÜĞÜNÜN TEŞHİSİ Renk körlüğünün açığa çıkarılması ve ayrıca renk körlüğü veya renk görme bozukluğunun tipinin belirlenmesine yarayan pek çok test vardır. Teşhiste en kolay yol, renkli iplikleri karıştırıp, şahıstan renkleri gruplandırarak ayırmasının istenmesidir. Renk görme ile ilgili problemi olanlar, bu işlemi beceremezler. Teşhiste ayrıca ishihara ve Stilling levhaları da kullanılmaktadır. Bu levhalar renkli noktalardan yapılmıştır. Renkli noktaların içine ise renk körlüğünü veya renk görme bozukluklarım ortaya çıkaracak şekilde özel olarak renkli sayılar, şekiller veya harfler yerleştirilmiştir. Renk görme problemi olan kişiler bu harf, şekil veya sayıları ayırt edememekte; böylece teşhis konulmuş olmaktadır.

ŞAŞILIK
Gözlerin paralel bakamamasına şaşılık denilmektedir. Gözlerden biri düzgün bakarken diğeri içe, dışa yukarı veya aşağı kayabilir. Kayma sürekli veya gelip geçici şekilde olabilir. Sürekli olarak tek gözde olabilir veya dönüşümlü olarak iki göz kayabilir. Şaşılık çocukların %4'ünde gözlenir. İleri yaşlarda da ortaya çıkabilir. Kız ve erkeklerde eşit oranla rastlanır. kalıtımsal olabilir, fakat şaşılık problemli bir çok hastanın hiçbir akrabasında şaşılık gözlenmeyebilir.


GÖRME VE BEYİN
Normal (çift taraflı) görmede her iki gözde aynı hedefe yönelmiştir. Beynin görmeyle ilgili kısmı her iki gözden gelen iki ayrı resmi tek bir üç-boyutlu görüntü haline getirir. Şaşılıkta bir göz kaydığı için beyne 2 değişik resim gelir. Çocuk beyni kayan gözden gelen görüntüyü ihmal edip, düzgün bakan ve en iyi görmesi olan gözden gelen görüntüyü dikkate almayı öğrenir. Bu da derinlik hissinin kaybolmasına neden olur. Şaşılık erişkinde gelişirse, beyin her iki gözden de gelen görüntüleri algılamayı öğrenmiş olduğundan, kayan gözden gelen görüntüyü ihmal edemez ve çift görme şikayeti ortaya çıkar.

ŞAŞILIK SEBEP VE BELİRTİLERİ
Şaşılıkta gözlerin kaymasına yol açan gerçek neden hala tam olarak bilinememektedir. Gözün hareketlerini göz küresini saran 6 kas sağlar. Her gözde iki kas gözü içe ve dışa çekerken, diğer 4 kas gözün yukarı, aşağı ve dönme hareketlerini sağlar. Her iki gözün hedefe düzgün bakabilmesi için, bir gözdeki tüm kasların diğer gözde aynı işi yapan kaslarla dengede olması ve birlikte çalışması gereklidir. Beyin, göz kaslarının hareketlerini kontrol eder. Beyninde organik problemi olan çucuklarda genellikle şaşılığa rastlanır. katarakt ya da göz yaralanması gibi görmeyi azaltan durumlartda da şaşılık gelişebilir. Şaşılığın en önemli belirtisi gözde kaymadır. kayma parlak bir gün ışığında ortaya çıkabilir. Bazen de çocuğun gözlerini düzgün tutabilmek için kendisine bir baş pozisyonu geliştirdiği gözlenir. Derinlik hissinin kaybı şikayet olarak karşımıza çıkabilir. Erişkinlerde gelişen şaşılıkta en sık çift görme şikayetine rastlanır.

TEŞHİS
Çocuklar yeni doğduğunda ve okul öncesi çağlarında çocuk doktoru ve göz doktorları tarafından olası göz sorunları açısından muayane edilmelidir. Özellikle ailede şaşılık veya görme tembelliği hikayesi varsa, bu muayene çok daha önem kazanır.Bebeklerde çoğunlukla kayıyormuş gibi görünen göz (yalancı şaşılık) ile gerçek şaşılık arasında ayırım yapabilmek zordur.yalancı içe şaşılık, basık burun kökü olan ve göz kapaklarının iç kısmında deri kalıntıları (epikantal kalıntılar) olan çocuklarda veya iki göz arası mesafenin dar ve gözlerin derinde olduğu durumlarda, yana bakış pozisyonlarında gözlerin içe kaydığından şüphelenilen durumdur. Çocuk büyüdükçe burun büyür, deri kıvrımları geriler ve normal görünüm kazanır. iki göz arasındaki mesafenin fazla olması veya gözlerin öne çıkık olması da yalancı şaşılık sebebidir.En sık rastlanan şaşılık tipleri İÇE KAYMA VE DIŞA KAYMA'dır.

İÇE KAYMA
Çocuklarda en sık gözlenen şaşılık tipidir. Doğumdan sonraki 6 aya kadar çıkan şekline infantil tip denir ve ameliyatının 1 yaşına kadar yapılması önerilir. İçe kaymalar genellikle hipermetropiyle birlikte görülür. Hipermetroplar uzaktaki cisimleri iyi görebilmek için uyum yaparlar. Uyum gözleri içe çeker.

Hipermetropinin gözlükle tam düzeltilmesi sonucu, şaşılık tam düzeltilebilir. Bu akomodatif tip içe şaşılıktır. Bu tip şaşılıkta çocuk büyüdükçe hipermetropik gözlük numarası azaltılarak, şaşılık kontrol edilir ve ameliyata gerek duyulmaz.Bazı durumlarda ise hipermetropinin tam düzeltilmesine rağman bir miktar belirgin şaşılık kalabilir. Bu kısmı nonakomodatif tiptir. şaşılığın gözlükle düzeltilemeyen kısmı emeliyatla düzeltilebilir.Bazı çocuklarda yakına bakınca içeri kayma çok artar. Bu durumda bifokal gözlük, prizmalar, bazı göz damlaları ve bazen cerrahi, tam düzeltmeyi sağlayabilir.Hipermetropiye ve akomodasyona bağlı olmayan tipteki içe şaşılıklarda tedavi yalnızca cerrahidir. İçe şaşılıkla ameliyat gereksinimi varsa, cerrahi en kısa sürede planlanır. İçe şaşılığın temel cerrahi prensibi, gözü içeri çeken kasın göze yapışma yerinden geriletilerek zayıflatılması ve gözü dışa çeken kasın kısaltılarak kuvvetlendirilmesi şeklindedir.

DIŞA KAYMA
Ara sıra ortaya çıkan ve devamlı olan tipleri vardır. Ara sıra dışa kayma görünen şekli iki tiptir. Yakına bakarken normal çift taraflı görmenin olduğu, uzağa bakarken ise gözlerden birinin dışarı kaydığı tipe diverjans fazlalığı denir. Konverjans yetmezliği denilen diğer tipinde ise uzağa bakış normal iken, yakına bakışta gözler dışarıya kayar. Bu tip şaşılıklarda öncelikle miyopi ve astigmatizma tam düzeltilir.Ortoptik (göz kaslarını çalıştırıcı) tedavi ve prizmalardan yararlanılır. Son çare cerrahidir. Hem yakına hem de uzağa bakarken görülen devamlı dışa kaymalarda da aynı tedavi yöntemleri geçerlidir. Dışa kaymada cerrahi içe şaşılıkların tam tersine olarak, gözü dışa çeken kasın yapışma yarinin geriletilerek zayıflatılması ve içe çeken kasın kısaltılarak kuvvetlendirilmesi prensibine dayanır.

ŞAŞILIK AMELİYATI
Genellikle genel anestezi altında yapılır. Bazı erişkenlerde lokal anestezi de uygun olabilir. Ameliyat sadece göz küresini saran dokunun kaldırılması ve gözü hareket ettiren kaslara ulaşılması ile başlar. Sonra bir ya da iki gözde kaslara gerekli kuvvetlendirme ve zayıflama işlemleri uygulanır. Ameliyat sonrası iyileşme hızlıdır. Birkaç gün içinde normal yaşama dönülür. Ameliyat sonrası gözlük veya prizma gerekebilir. her insanın ve her gözün kendisine göre iyileşme cevabı değişmekle birlikte, kayma ameliyat sonrasında az veya aşırı düzelmişse tekrar ameliyat yapılabilir.Şaşılıkta, erken ameliyat çok önemlidir. Çünkü bebeklerde gözlerin kayması düzeldikten sonra normal görme ve çift gözle derinlik hissi rahat gelişir. Çocuk büyüdükçe görmeye derinlik hissinin tam gelişmesi mümkün olmasa da, şaşılık ortadan kaldırılınca çevre (perifer) görmede artma olabilir. Şaşılık cerrahisi, gözleri normal paralel konumlarına getirmek için yapılır. Şaşılık ameliyatı hiç bir şekilde gözlük kullanımı ve görme tembelliği tedavisinin alternatifi değildir. Ameliyat öncesinde kullanılan gözlük ve uygulanan görme tembelliği tedavisine, ameliyat sonrasında da aynı şekilde devam edilir.

UNUTMAYIN ! GÖRME TEMBELLİĞİ çocuklukta düzgün bakan ve yüksek kırma veya organik bozukluğu olmayan gözlerin her ikisinde de iyi görme gelişir. Şaşılıkta gözlerden birinin kayması sonucu, kayan gözde görme tembelliği oluşur. Beyin daha iyi gören gözün görüntüsünü algılayıp az göreninkini ihmal eder. Böylelikle ihmal edilen göz tam görmeyi öğrenemez ve göz tembelliği gelişir. Eğer tembellik çok küçük yaşlarda (7-8 yaşına kadar) tesbit edilirse tedavisi genellikle mümkündür. Tedavide geç kalınırsa, görme tembelliği süreklilik kazanır. Erişkinde görme tembelliğinin tedavisi günümüz şartlarında mümkün değildir.