
Dişlere uygulanan ‘anti aging’ yöntemiyle, ameliyat olmadan genç bir ifadeye sahip olabilirsiniz. Günümüzde anti-aging kavramının uygulama alanları giderek yaygınlaşıyor. ‘Yaşlılığa karşı’ anlamına gelen anti-aging, yaşlanmayı yavaşlatmak ve vücudun bir bütün olarak orantılı ve sağlıklı yaşlanmasını sağlamak amacıyla uygulanıyor.
Dişler de son zamanlarda, anti-aging kapsamında değerlendiriliyor. Dişler zamanın etkisiyle boylarından kaybediyor ve bunun sonucu yüz dikey yönde çöküyor. Bazen bu nedenden dolayı yanak ve dudaklarda sarkmalar bile görülüyor. Ağız içindeki bazı dişlerin kaybı da kişileri olduğundan daha yaşlı ve yıpranmış gösteriyor.
Diş Hekimi Altuğ Serçe, anti-aging’in diş hekimliğinde kullanım biçimi olan ‘Dental Face Lift‘ tedavisiyle, ameliyat olmadan, gençleşmenin mümkün olduğunu belirtiyor. Bu yöntemle, kaybolan diş dokusu yerine konularak hastanın daha genç bir görünüm kazanması sağlanıyor.
Dişler de son zamanlarda, anti-aging kapsamında değerlendiriliyor. Dişler zamanın etkisiyle boylarından kaybediyor ve bunun sonucu yüz dikey yönde çöküyor. Bazen bu nedenden dolayı yanak ve dudaklarda sarkmalar bile görülüyor. Ağız içindeki bazı dişlerin kaybı da kişileri olduğundan daha yaşlı ve yıpranmış gösteriyor.
Diş Hekimi Altuğ Serçe, anti-aging’in diş hekimliğinde kullanım biçimi olan ‘Dental Face Lift‘ tedavisiyle, ameliyat olmadan, gençleşmenin mümkün olduğunu belirtiyor. Bu yöntemle, kaybolan diş dokusu yerine konularak hastanın daha genç bir görünüm kazanması sağlanıyor.
Bebeklere İnek Sütü Vermeyin
Uzmanlar, bebeklik ve çocukluk yaş grubunda sağlıklı büyümeyi olumsuz etkileyen faktörlerin başında bebeklerin ilk 1 yıl içinde inek sütü ile beslenmesi olduğunu söylüyor. Türkiye’de erken süt çocukluğu döneminde bebeklere yaygın olarak verilen inek sütü ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Beslenme Metabolizma Gastroentoroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz önemli açıklamalarda bulundu.
Uzmanlar, bebeklik ve çocukluk yaş grubunda sağlıklı büyümeyi olumsuz etkileyen faktörlerin başında bebeklerin ilk 1 yıl içinde inek sütü ile beslenmesi olduğunu söylüyor. Türkiye’de erken süt çocukluğu döneminde bebeklere yaygın olarak verilen inek sütü ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Beslenme Metabolizma Gastroentoroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz önemli açıklamalarda bulundu.
Benal Büyükgebiz, ‘inek sütü, içerdiği özellikler nedeni ile Avrupa ve Amerika’daki ilgili tüm tıp otoriteleri tarafından ilk 1 yıl içinde bebekler tavsiye edilmiyor’ dedi. İnek sütünün, demir ve C vitamini içeriğinin düşük olduğunu belirten Büyükgebiz, inek sütü kullanımının bebeklerin bağırsaklarında gizli kanamaya yol açarak demir eksikliği ve kansızlığa neden olabileceğini söyledi.
Önce anne sütü
Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, Türkiye’deki ekonomik sorunların, bebekler için sakıncalı olan inek sütü kullanım miktarını artırdığını belirterek, “Anne babaların bu konuda bilgilendirilmeleri ve uyarılmaları gerekir” dedi.
Büyükgebiz, “Her bebek hayatının ilk altı ayında anne sütü almalı, daha sonra ek gıdalara geçmelidir. Anne sütünün olmadığı veya eksik olduğu durumlarda anne sütünün yerine, anne sütünün içerdiği özellikleri haiz bebek mamalarının kullanılması gerekir. İnek sütü bebek beslenmesinde kesinlikle anne sütü yerine kullanılabilecek bir alternatif değildir” dedi.
Uzmanlar, anne sütünü herhangi bir sebepten dolayı verilemiyorsa ya da bebeğe yeterli olmuyorsa, inek sütünün kesinlikle alternatif gıda olmaması gerektiğini belirtiyor.
Peynir,Diş Çürümesine Engel
Diş ve ağız sağlığına gerekli önemin verilmediğini belirten Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Gülyurt, insanların bu sebeple çeşitli hastalıklara yakalandığını söyledi. Toplumda aydın kesimlerin bile diş sağlığını ihmal ettiklerini belirten Prof. Dr. Gülyurt, ülkemizde 20 - 24 yaş grubundaki insanlarda tedavi edilmemiş veya edilmesi gereken çürük diş sayısının ortalama 6 olduğunu kaydetti. Türkiye’de diş ve ağız hastalıklarının çok oluşunun koruyucu diş hekimliğine gerekli önemin verilmemesinden kaynaklandığını işaret etti.Durumun ciddi sağlık problemlerine sebep olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Gülyurt, “Problemin çözümü insanların eğitimine bağlıdır. Enfeksiyonel hastalıklar ağız yoluyla bulaşır. Üniversitemize bağlı diş hekimliğimiz sadece Erzurum’a değil tüm Doğu ve Karadeniz Bölgesi’ne hizmet vermektedir” dedi.
Çocuklar eğitilmeliÇocuklara diş sağlığı konusunda gerekli eğitimin verilmesi gerektiğini vurgulayan Gülyurt, küçük yaşlarda çocuklara diş fırçalamanın öğretilmesi gerektiğini ifade etti. Çocukların şekerli yiyeceklere karşı sempatileri olduğu için tatlı yiyeceklerin çocuklar tarafından fazla miktarlarda tüketildiğine işaret eden Prof. Dr. Gülyurt, annelerin bu konuda dikkatli olmalarını istedi.
Çocuklara süt ürünleri verilmesi alışkanlığının kazandırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Gülyurt, süt ürünlerinden peynir gibi yiyeceklerin diş çürümelerini önlediğini söyledi. Türkiye’de diş hekimliğinin sadece tedavi edici hizmetleri yürütmesinin, ciddi ekonomik kayıplara sebep olacağını vurgulayan Prof. Dr. Gülyurt, diş ve ağız hastalıklarının kadınlara oranla erkeklerde daha az olduğunu belirtti.